Rafet Ulutürk’ten tarihe vefa çağrısı – Birlik Haber Ajansı

ANKARA-BHA

Türk araştırmacı, yazar ve gazeteci Rafet Ulutürk, “Bugün, İstanbul’un Fethi’nin yıldönümüdür” başlıklı yazısında özetle şunlara değindi:

Çağ kapatıp çağ açan bu büyük zafer, yalnız bir şehrin alınışı değil; bir medeniyetin dirilişi, bir inancın yükselişidir.

Fatih Sultan Mehmet Han’ı, ordusunu, dualarıyla destek veren büyük alimleri –başta Molla Gürânî olmak üzere– rahmetle ve minnetle anıyoruz.

İstanbul’un Fethi, tüm Türk ve İslam âlemine kutlu olsun.

Bu fetih, aklın, adaletin, ilmin ve imanın zaferidir.

Ve bizler, bu büyük mirasa layık olmak için çalışmaya devam edeceğiz.

Unutma unutturma

Bir Mezar Değil,

Bir Medeniyet İzidir

İstanbul’un tam ortasında, Fatih ilçesinde bir mezar var:

Sade, sessiz, unutulmuş.

Kamuda yazım hatası ısrarla sürdürülüyor

Ama o mezar, sıradan biri değil; Fatih Sultan Mehmet’in hocası Molla Gürânî Hazretleri’ne ait.

Etrafı dört duvarla çevrilmiş, adeta kale gibi koruma altına alınmış görünüyor.

Ama içinde ne bir ziyaret yolu var, ne bir tabela…

Dua etmek isteyenin girmesi mümkün değil.

Belli ki iyi niyetle korunmak istenmiş, ama bu koruma anlayışı onu halktan da koparmış.

Peki çözüm ne?

O duvarlara bir kapı ve merdiven eklenmeli.

Hatta oraya, tarihî kişiliğine yaraşır biçimde mütevazı ama saygı dolu bir türbe yapılmalı.

Bu sadece Molla Gürânî için değil; bir milletin vefa sınavı için önemlidir.

Eskiden mezarlıklar şehirlerin kalbindeydi. İnsan yürürken mezar taşlarını görür, ibret alırdı.

Şimdi ise mezarlıklar dağlara sürüldü. Görülmesin diye…

Çünkü bir mezara bakmak, insana ölümü ve ahireti, geçmişi ve sorumluluğu hatırlatır.

Bugün şehirlerimizden ibreti, sessizliği ve hafızayı çıkarıyoruz.

Somut Önerimiz:

Mezarın yanında yer alan otobüs durağının adı “Gündikzade”.

Oysa bu durağın ismi neden “Molla Gürânî Durağı” olmasın?

Hem gençlerin ilgisini çeker,

Hem her geçen yolcuya bir isim hatırlatması olur.

Hem de bir vefa nişanesi olarak tarihe geçer.

Tarihe, geçmişe, atalara sahip çıkmak sadece kitaplarda değil; taşta, durakta, sokakta, kalpte yaşar.

Eğer bu sahip çıkış İstanbul’un tam ortasında görünmezse, başka nerede görünebilir?

İşte bizim önerimiz resimde görüldüğü gibi olabilir.”

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ…