ANKARA-BHA
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, haftalık basın bilgilendirme toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Suriye’deki son duruma ilişkin gelen sorular üzerine Bakanlık kaynakları şu cevabı verdi:
“Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği, Türkiye için temel bir önceliktir. Bu kapsamda, özerklik talepleri ve bu yöndeki açıklamalar, Suriye’nin egemenliğine ve bölgesel istikrara zarar verme potansiyeli taşımaktadır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün parçalanmasına ve hangi kisveyle olursa olsun üniter yapısının bozulmasına rıza gösteremeyiz. Net bir biçimde vurgulamak gerekir ki özerk bölge ve/veya adem-i merkeziyetçi söylem veya faaliyetlere Suriye Yeni Yönetimi’nin karşı olduğu gibi biz de karşıyız.
Tişrin Barajı’nın kontrolüne ilişkin olarak; Suriye’nin varlıkları ve kaynakları Suriyelilere aittir. Baraj’ın devredilmesine ilişkin hususlar Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanlığı ve bölgesel aktörler ile koordine edilmekte ve gerekli görüşmeler yapılmaktadır. Bu kapsamda; süreç yakından takip edilmektedir.”
Türkiye’nin Pakistan’a silah yardımı yaptığı iddialarına ise Bakanlık yetkilileri, “Bazı basın yayın organlarında yer alan, ‘Türkiye, Pakistan’a 6 uçak dolusu silah gönderdi.’ iddiası doğru değildir. Türkiye’den hareket eden bir adet nakliye uçağı yakıt ikmali sebebiyle Pakistan’a iniş yapmıştır. Ardından belirlenen rotasında hareketine devam etmiştir. Yetkili kişi ve kurumların açıklamaları dışında yapılan spekülatif haberlere itibar edilmemelidir.
Türkiye Cumhuriyeti Millî Savunma Bakanlığı olarak, Güney Asya’da istikrarı tehdit eden ve bölgesel güvenliği ciddi biçimde zedeleyen Pakistan-Hindistan gerilimini büyük bir endişeyle takip etmekteyiz.
İki ülke arasında artan sözlü ve askeri tansiyonun, yalnızca bölge halklarını değil, tüm uluslararası toplumu tehdit eden sonuçlar doğurabileceği açıktır.
Bu nedenle Hindistan’ın sorumluluk sahibi davranarak gerilimi tırmandırıcı adımlardan kaçınması, uluslararası hukuk ve diplomasi çerçevesinde hareket etmesi zaruridir.
Türkiye, kardeş Pakistan’ın haklı güvenlik kaygılarını anlayışla karşılamakta; tarafların barışçıl çözüm yollarına yönelmesini ve uluslararası toplumun bu süreçte yapıcı bir rol üstlenmesini beklemektedir.
Türkiye Cumhuriyeti, Güney Asya’da istikrarsızlık yaratan her türlü tahrik ve provokatif eylemin karşısında olmaya devam edecek, barış ve güvenliğin tesisi için uluslararası platformlarda kararlılıkla çaba gösterecektir.” cevabını verdi.
Bakanlık yetkilileri GKRY’nin KKTC’ye yönelik faaliyetlerine ilişkin şunları söyledi:
“Akdeniz ve Ege Denizi’ni istikrar ve refah bölgesi olarak görmek istediğimizi ancak barışçıl bir çözüm için çaba gösterirken millî hak ve menfaatlerimizden de asla taviz vermeyeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.
Nitekim son dönemde Kıbrıs Türkü kardeşlerimize yönelik bilinçli ve kasıtlı olarak nefret eylem ve söylemlerinin arttığı, Türk düşmanlığının körüklendiği, EOKA’cı terör zihniyetinin yeniden canlandırılmaya çalışıldığı görülmektedir.
Uluslararası hukuku ve insani değerleri hiçe sayan bu yaklaşım, Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını ve güvenliğini hedef almaktadır.
Daha önce de benzerleri yaşanan bu tarz durumlar Kıbrıs’taki iki devletli çözüm vizyonunun ne kadar haklı ve gerçekçi olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.
Türkiye; garantör devlet olarak uluslararası anlaşmalar ve uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru haklar çerçevesinde Kıbrıs’ta barış, huzur ve güvenliğin teminatı olmaya devam edecek; garantörlüğün kendisine vermiş olduğu yetkileri daha önce olduğu gibi kullanmaktan asla çekinmeyecektir.”