NİSA NUR BACAK/ANKARA-BHA
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel belgelerinden biri olan Lozan Antlaşması’nın 102. yılı, Başkent Üniversitesi’nde düzenlenen özel bir panelle anıldı. “Türkiye Cumhuriyeti’nin Tapusunun 102. Yılı” başlıklı panel, bugün Başkent Üniversitesi Bağlıca Kampüsü Prof. Dr. İhsan Doğramacı Konferans Salonu’nda yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Etkinlikte öğrenciler, akademisyenler ve çok sayıda davetli hazır bulundu. Eski YÖK Başkanı ve TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan da katılımcılar arasındaydı.
Panelin açılış konuşmalarını Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hakan Özkardeş ile üniversitenin kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal yaptı. Etkinliğin moderatörlüğünü Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yelda Ongun üstlendi.
Açılışta konuşan Rektör Prof. Dr. Hakan Özkardeş, 1. Dünya Savaşı’ndan itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecini tarihsel bir sıralama ile anlattı. Lozan Antlaşması’nın yalnızca diplomatik bir zafer değil, aynı zamanda ulusun tapusu olduğunu vurgulayan Özkardeş, “Lozan’ı bir yenilgi olarak görmek kadar büyük bir talihsizlik olamaz. İsmet Paşa, cebinde Atatürk’ün verdiği altın kalemle bu anlaşmayı imzalamış ve Türkiye’nin tapusunu almıştır” dedi.
Konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale’deki askeri dehasına da değinen Özkardeş, “Belki de bu, Kurtuluş Savaşı’nın provasıydı. Lozan Antlaşması’nın içerdiği hükümler; Türkiye’nin sınırlarından kapitülasyonların kaldırılmasına kadar birçok temel unsuru kapsamaktadır. Elbette hep birlikte bazı noktalarını değerlendireceğiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusuna sahip çıkmalıyız” ifadelerini kullandı.
“Ne mutlu ki ülkemiz var” diyerek konuşmasına başlayan Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal ise Cumhuriyetin hangi zorluklar içinde kurulduğunu hatırlatarak, “Boyunlarında idam sehpası, karşılarında yedi düvel ve içeride koltuğunu düşünenlere rağmen buradayız. 102 sene önceyi düşünelim. Tarih bilmezsek geleceğimize katkı sağlayamayız. Çanakkale’yi bilmezsek, Dumlupınarı’ı bilemezsek, Koca Seyit’i bilmezsek ve Anadolu’da kağnıyla mermi yükleyen hanımlarımızı bilmezsek geleceğe katkı veremeyiz” dedi. Haberal, “İsmet Paşa’ya ‘bu anlaşmayı imzalamazsanız ben gidiyorum’ dendiğinde onun cevabı iki kelimeydi: Uğurlar olsun! Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları böyle yapar” sözleriyle salonda büyük alkış aldı.
Toplumların üç temel ihtiyacının adalet, sağlık ve eğitim olduğuna vurgu yapan Haberal, “Başkent Üniversitesi olarak sağlık ve eğitim alanlarında bu ülkeye hizmet etmek için varız, yaptığımız her şeyi ülkemize hizmet etmek ve eserler vermek için yapıyoruz. Dünyanın her yerinde ay yıldızlı bayrağımızı en yükseklerde dalgalandırmalıyız. Atatürk’ün dediği gibi, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmalıyız. Bu konuda hiçbir mazeretimiz olamaz. Vay efendim engel olunuyor, vay efendim şartlar kötüymüş falan filan… Diyelim ki şartlar kötü. Kim düzletecek? Biz düzelteceğiz, biz. Hiçbir sebep olamaz. Biz birbirimize güvenmeli, birbirimize inanmalı ve destek olmalıyız” dedi.
Etkinliğe katılamayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in gönderdiği mesaj, katılımcılarla paylaşıldı. Özel mesajında, “İsmet İnönü’nün başkanlığındaki heyetin kararlılığıyla imzalanan Lozan Barış Antlaşması ulusal bağımsızlığımızın diplomatik alanda tescili anlamına gelmektedir. 102. yılını idrak ettiğimiz bu tarihi belge, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda tanınan egemenliğinin, toprak bütünlüğünün ve ulusal iradesinin en güçlü sembolüdür. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bir dönemin adıdır. Bu anlamlı etkinliğin tarih bilincini geliştireceğine ve gelecek kuşaklara katkı sunacağına inanıyorum” ifadelerine yer verdi.
Etkinlikte konuşmacı olarak; 26. Dönem Ankara Milletvekili ve İnönü Vakfı Başkan Yardımcısı Gülşin Bilgehan, gazeteci-yazar Taha Akyol, Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadi Çayıcı ile ATAMER Müdürü Doç. Dr. Halil Özcan yer aldı. Panelde, Lozan Antlaşması’nın tarihî ve hukuki yönleri, İsmet İnönü’nün liderliği ve antlaşmanın günümüzdeki yansımaları tüm yönleriyle ele alındı.