ANKARA-BHA
Şizofreni tedavisinde uzun süredir çözülemeyen bilişsel bozukluklara yönelik umut verici bir gelişme Fransa’dan geldi. Fonksiyonel Genomik Enstitüsü’nün yürüttüğü araştırmada, lamalardan elde edilen özel protein yapısındaki antikorlarla geliştirilen yeni bir molekülün beyin işleyişini doğrudan etkileyerek bilişsel işlevlerde belirgin iyileşme sağladığı bildirildi.
Araştırmacılar, bu antikorlara “nanokor” adını veriyor. Bağışıklık sisteminin doğal bir ürünü olan bu proteinler, sinir iletiminde rol oynayan belirli nörotransmitterleri hedef alarak beyin hücreleri arasındaki iletişimi düzenliyor. En dikkat çekici yönü ise bu moleküllerin kan-beyin bariyerini geçebilme yeteneği.
Laboratuvar ortamında fareler üzerinde yapılan testlerde, yalnızca tek doz enjeksiyonun ardından hayvanların bilişsel işlevlerinde önemli düzeyde iyileşme gözlemlendi. Üstelik bu etkinin bir hafta boyunca devam ettiği açıklandı.
Araştırmanın eş yürütücüsü Prof. Jean-Philippe Pin, bulgulara dair yaptığı açıklamada, “İnsanlar üzerindeki etkilerini henüz bilmiyoruz ancak eldeki veriler, farelerde şizofreniye bağlı birçok bilişsel eksikliği iyileştirmeye yetiyor” dedi. Pin, mevcut şizofreni ilaçlarının daha çok semptomları baskılamaya odaklandığını, oysa bu yeni yöntemin doğrudan bilişsel yetiler üzerinde etkili olabileceğini vurguladı.
Lamalardan elde edilen antikorların daha önce COVID-19 başta olmak üzere pek çok viral hastalıkta kullanıldığı biliniyor. Aynı aileden gelen alpakalar ve develer de bağışıklık sistemleri sayesinde tıp dünyası için potansiyel kaynaklar arasında yer alıyor. Bu çalışmada ise hiçbir hayvana zarar verilmeden protein elde edildiği özellikle belirtildi.
Fransız araştırmacılar, geliştirilen nanokor teknolojisinin yalnızca şizofreniyle sınırlı kalmayabileceğini, ilerleyen dönemlerde Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların tedavisinde de rol oynayabileceğini belirtti.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre şizofreni genetik ve çevresel etkenlerin birleşimiyle ortaya çıkan, bireyin gerçeklik algısını bozarak sosyal ve bilişsel yaşamı derinden etkileyen kronik bir akıl sağlığı hastalığı. ABD Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü ise hastalığın tamamen tedavi edilemediğini; ancak uygun ilaç, terapi ve sosyal destekle yönetilebildiğini bildiriyor.