ANKARA – BHA
Dünya Organ Nakli Derneği’nin seçilmiş ilk Müslüman başkanı olan Prof. Dr. Mehmet Haberal, yakın dostu İhsan Doğramacı’ın Hacettepe ve Bilkent’e verdiği emeği 50 bin nüfusa dayalı Başkent için veriyor ve Haberal’ın akademi ile tıp camiası için verdiği eserler herkesi gururlandırıyor.
Öyle ki Başkent Üniversitesi kampüsünde dahi bir bodur ağaçtan 6 milyon ağaca gelişinin öyküsü var…
Her gün mutlaka üniversiteye giden Prof. Dr. Haberal, kurduğu tesisleri hafta sonları dâhil düzenli olarak dolaşıyor…
Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın, odun ateşinin ışığıyla kitap okumaya çalıştığı Rize’deki Haçapit köyünü anlatırkenki heyecanı ise genç nesil için çarpıcı bir örnek. Prof. Dr. Haberal bu süreci “odun ışığından lazer teknolojisine” diye özetlerken, bilimsel gelişmeleri yakın takip eden bir bilim insanı kimliğini de gözler önüne seriyor.
Uğradığı haksızlıklar karşısında dahi heyecanını her zaman muhafaza eden Prof. Dr. Mehmet Haberal, memleket sevdasına temellendirdiği azmini, insanın ‘her şartta daha iyi ne yapabilirim’ diye uğraşması gerektiği felsefesine temellendiriyor ve şöyle ekliyor:
“İyi ki ülkemizvar. Herşeyimizi bu ülkeye borçluyuz. Görevimiz Ay-Yıldızlı bayrağımızı daha yükseklerde dalgalandırmaktır.”
Harvard Üniversitesi’yle “hapisteyken” protokol imzalayan Prof. Dr. Haberal, Harvard Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi işbirliğinde yanık tedavisinde ortak program yürütmüş, Dünya Tıp Etik Bilimler Akademisi’ni kurmuş.
27 ülkeden 66 bilim insanının yer aldığı bu oluşumda, Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) Profesör Gamelli, Japonya’dan Profesör Aikawa, Kanada’dan Profesör Keown, Almanya’dan Profesör Land, İngiltere’den Profesör Nadey gibi değerli bilim insanları var. Hapishanede olduğu sürede tek tek yazışarak iç savaş halindeki Suriye dahil, 17 ülkeden 42 konuşmacının katılımını sağladığı etkinlik gibi 2014’ün Eylül ayında İstanbul’da düzenlenen Ortadoğu Organ Nakli Derneği Kongresi’ni ve Transplantasyon Oyunları’nı da organize eden Prof. Dr. Mehmet Haberal, iki ayda bir “Experimental and Clinical Transplantation” adlı dergiyi de çıkarmış. Prof. Dr. Haberal’ın editörlüğünü dört duvar ardında yürüttüğü ve ABD, Avustralya, Belçika, Hollanda, İran, Pakistan gibi çok sayıda ülkeden dünyaca ünlü otoritelerin makalelerini Silivri’ye postalayarak katkı sundukları dergi, 40 ülkeye gönderiliyormuş.
Prof. Dr. Mehmet Haberal, ameliyatlarıyla da her gün mucizeler yaratıyor. Bu mucizelerden birinin kahramanı Gazal ile Amal adlı Ürdünlü iki kardeş… Gazal, 12 yaşında… Ablası Amal ise 14. Ve Gazal bugün yaşıyorsa Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Türk hekimleri sayesinde. Çünkü Prof. Dr. Haberal annesinden kısmi karaciğer, babasından da böbrek alarak Gazal’ı yeni bir hayat yolculuğuna başlattı. Ve sıra ablasına geldi… Prof. Dr. Haberal, babadan karaciğer, anneden böbrek aldı; Amal, sağlığına kavuştu.
Kırgızistan’dan eğitim için Başkent Üniversitesi’nin Ankara Hastanesi’ne gelen hekimler olduğunu kuşkusuz çoğu kimse bilmez. Prof. Dr. Mehmet Haberal, bazı yerlere giderken, Kırgız hekimleri de yanına alıyor, gerektiğinde bir günde dört ameliyat gerçekleştiriyor…
Platon, 2400 yıl önce kurdu, Sokrates gibi birçok filozofunu yetiştirdi, Prof. Dr. Mehmet Haberal ödül aldı…
Yunanistan Akademisi 2400 yıl sonra Yunan olmayan ilk yabancıya, Türk bilim insanı Prof. Dr. Mehmet Haberal’a “Yüksek Şeref Ödülü”nü verdi. Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın tarihi konuşması, bütün ödüllerden daha önemli ve mesaj niteliğindeydi. Prof. Dr. Haberal, “Bugün burada olmamı, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük önder Atatürk’e borçluyum. Atatürk ve Venizelos’un iki ülke dostluğu için yaptıkları katkılar bir kapı aralamıştır. Bu da başka bir kapı olacaktır.” dedi. Prof. Dr. Haberal, sağlık ve eğitim alanında destek vermeye hazır olduklarını belirterek, “Sizi başka ülkelere muhtaç etmeyiz” diyerek, komşu Yunanistan’a destek ve işbirliği mesajı verdi.
Prof. Dr. Mehmet Haberal geçtiğimiz aylarda ise Mısır’da ilk kez bir bilim insanına verilen “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”ne layık görüldü. Türkiye’yi uluslararası alanda temsil eden Prof. Dr. Haberal, konuşmasında organ nakli sürecindeki gelişmeleri aktararak, organ bağışı çağrısında bulundu. Zirvede, Mısır hükümetinden üst düzey yetkililer de hazır bulundu.
Prof. Dr. Haberal şimdi ise Kasım 2025’te Ankara Kızılcahamam’da, dünya tıbbına yön veren bilim insanlarının bir araya geleceği büyük kongrenin hazırlıklarını sürdürüyor.
Geçtiğimiz yıl düzenlenen Dünya Organ Nakli Derneği’nin 30. Uluslararası Kongresi’ne Türkiye, Avustralya, Azerbaycan, Kanada, Mısır, Gürcistan, Yunanistan, İran, Ürdün, Suudi Arabistan, Kırgızistan, Lübnan, Libya, Fas, Pakistan, İspanya, Suriye, Moğolistan, Özbekistan, Rusya gibi 20 ülkeden katılım sağlanmış idi. Türkiye Organ Nakli Derneği, Türk Dünyası Transplantasyon Derneği ve Ortadoğu Organ Nakli Derneği’nin de katkı sunduğu ve İstanbul’da 22-25 Eylül 2024 tarihinde gerçekleştirilen kongrede ev sahibi Prof. Dr. Mehmet Haberal’a Dünya Organ Nakli Derneği’nce nakli alanındaki en seçkin dünya ödülü “Medawar Ödülü” de takdim edildi.
Bir kez daha tıp dünyasını Ankara’da bir araya getirecek olan Prof. Dr. Haberal, Ortadoğu Organ Nakli Derneği’nin (MESOT) 19. Kongresi’ne 5-7 Kasım 2025 tarihlerinde Kızılcahamam’da ev sahipliğinde bulunacak. 35 ülkeden önde gelen bilim insanlarının ağırlanacağı kongrenin asıl anlamı, Türkiye’de gerçekleştirilen ilk başarılı canlı vericili böbrek naklinin 50. yılına denk gelmesi. 3 Kasım 1975 tarihinde, Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri’nde bir annenin 12 yaşındaki oğluna yapılan bu nakil, Türkiye’de organ bağışı ve nakil sürecinin başlangıç noktası olmuştu. Prof. Dr. Mehmet Haberal, bu tarihi operasyonun aynı zamanda milyonlarca kronik organ hastasına umut ışığı olduğunu vurgulayarak, “2025 MESOT Kongresi bizim için özel bir anlam taşımaktadır. Bu yıl, ülkemizde organ naklinin 50. yılını kutluyoruz” dedi. Haberal’ın kongre üyelerine gönderdiği İngilizce davet mektubu, The Tribune adlı haftalık Transplantasyon Dergisi’nin kapağında yayımlanarak, uluslararası tıp camiasında geniş yankı uyandırdı. Dünyadaki bilim çevreleri, Türkiye’deki organ nakli tarihini anlatırken “Her şey, vizyoner Prof. Dr. Mehmet Haberal ile başladı” ifadesini sıkça kullanıyor. Haberal’ın liderliğinde başlayan süreç, yalnızca tıbbi değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşümün kapılarını araladı.
Haberal yalnızca bir cerrah değil; bir ekolün kurucusu. Yetiştirdiği yüzlerce hekim ve geliştirdiği sistematik altyapı sayesinde Türkiye, bugün organ nakli alanında dünyaya örnek gösterilen ülkelerden biri haline geldi. Bu öncülük, kendisini Dünya Organ Nakli Derneği Başkanlığı’na kadar taşıdı.
“Bir nefeslik umut” ile başlayan bu öykü, sadece tıbbın değil, insanlığın da ortak bir başarısı olarak kayda geçti.