Sinemada bu hafta: Bileğimde hareketsiz akrepler! – Birlik Haber Ajansı

RABİA ŞAHİN/ANKARA-BHA

Bekledim.

Bir mevsim değil, bir ömür gibi geçti saatler. Bileğimde hareketsiz akrepleri taşımaktan yoruldum. Gözüm yürüdüğün yollarda kaldı. Her geçen arabanın sesi sende yankılandı, her kapı aralanışı “belki şimdi” diye diye birikti içimde. Güneş battı, gökyüzü karardı, sokak lambaları bir bir yandı ama sen… gelmedin.

Pencere kenarındaki sessizliğe oturdum. Soğuk balkonlara oturdum. Kalbim, yerini bilmediği bir adrese mektup gönderir gibi çarptı. Gözlerim bir mahkumun duvara baktığı gibi baktı. Hayatın kapitalizmde ve gerçekte nasıl koltuk kapmaca oynadığını izledim. Bir tren garında, bir makam odasında… Herkes oturdu yerine ama bizim müziğimiz hiç susmadı. İsmini içimden defalarca fısıldadım; rüzgâr duyar da belki sana taşır diye. Adımlarını düşündüm: nasıl yürürdün, hangi telaşla gelirdin, ilk ne söylerdin bana, uzun bir aradan sonra yüzüme nasıl bakardın? “Seni seviyorum” derdin belki ya da “Yola yolladım seni, yollar yormasın seni…” Ama gecenin koynunda sadece kendi sesim yankılandı. Sen sırtını döndün; bir daha görmedim postacı adımlarını ve işitmedim çocuk kahkahalarını.

Bir umutla beklemek ne kadar ağrılıymış, insan ancak gelmeyenle öğreniyor. Zaman, seni getirmedi ama benden çok şey götürdü. Gözlerim yola değil, içime bakmaya başladı. Orada, yalnızlıkla yan yana duran bir sandalye var artık. Biri hep eksik.

Senin gelmediğin her gün, biraz daha eskiyorum. Çünkü bazı insanlar bir daha gelmez; ama biz onları her seferinde ilk kez bekleriz.

***

“Stelios – Bekledim de Gelmedin”, göçün acısını, müziğin şifasını, yalnızlığın yankısını ve aşkın eksikliğini notalara döken bir adamın hikâyesini anlatıyor. Bu film, sadece bir müzisyenin değil; köklerinden koparılmış, kimlikleri ellerinden alınmış binlerce insanın içli ağıdı gibi… Her tınısı, sürgün olmuş bir hayatın itirafı, her sözü, unutulmuş bir geçmişin hatırlatması.

Pontuslu bir mülteci çocuk olan Stelios Kazantzidis, zorluklarla dolu bir hayat boyunca mücadele eder ve müzik konusundaki olağanüstü yeteneğini keşfeder. Yetenek ve dayanıklılıkla Yunan müzik dünyasında kendine yer edinirken, ilişkilerinin, içsel arzularının ve sadık hayran kitlesinin beklentilerinin getirdiği zorluklarla yüzleşmek zorundadır. Yolculuğu, sesi bütün bir nesli şekillendiren ve umut veren bir adamın dokunaklı hikâyesine dönüşür.

Görevimiz Tehlike – Son Hesaplaşma

Tom Cruise’un unutulmaz performansıyla serinin sekizinci ve final filmi, yapay zekânın insanlık için oluşturduğu tehdidi merkezine alıyor. Ethan Hunt ve ekibi, dünyanın kaderini belirleyecek bu güçle mücadele ederken, aksiyon sahneleri ve görsel efektler sınırları zorluyor.

Lilo ve Stiç

Disney’in sıcak ve samimi canlı aksiyon uyarlaması, Hawaii’nin büyüleyici atmosferinde geçiyor. Yalnız bir kız çocuğunun tuhaf ama sevgi dolu uzaylı dostuyla kurduğu bağ, aile ve sevginin gücünü gözler önüne seriyor.

Örümcek-Adam 3

Tobey Maguire’ın başrolünü üstlendiği efsanevi üçlemenin son bölümü, Venom’un karanlık etkisiyle Peter Parker’ın içsel çatışmalarını ve kahramanlık mücadelesini güçlü bir psikolojik derinlikle aktarıyor.

Üç Arkadaş

Sokakların sert gerçekliği içinde dostluk ve dayanışma temasıyla yükselen bu yerli yapım, üç çocuğun hayat mücadelesini ve umut dolu güvercin yarışını içten bir dille anlatıyor.

Zihin oyunları ve teknoloji: Gerilim & bilim kurgu

Kefenler

David Cronenberg’in yönetmenliğindeki film, ölüm ve yas kavramlarını teknolojik bir bakış açısıyla ele alıyor. Karsh’ın geliştirdiği GraveTech sistemiyle kayıplarını canlı olarak gözlemleyebilen insanlar, sınırları zorlayan bir deneyim yaşıyor. Film, hem toplum hem birey açısından sorgulamalar yaratıyor.

Sinemada bu hafta: Beyaz perdede kırık ayna

Gerçeklerin sert yüzü: Drama filmleri

Gecenin Gündüzü

Sosyal medyanın karanlık yüzünü ve dijital zorbalığın yıkıcı etkilerini cesurca işleyen film, genç bir kızın yaşadığı travma ve arkadaşlarının adalet arayışını etkileyici bir biçimde perdeye taşıyor.

Karanlığın içinden: Korku filmleri

Semur 5: Cin Tohumu

Anadolu’nun izole bir köyünde geçen film, genç bir ebenin doğaüstü varlıklarla mücadelesini karanlık halk hikâyeleriyle örüyor. Gerilim ve korku dolu atmosfer, izleyiciyi bilinmeyenin içine çekiyor.

Kabala

Cin ve büyü temalarını aile sırlarıyla harmanlayan filmde, genç bir kadın doğmamış bebeğini korumak için geçmişin karanlık güçleriyle yüzleşiyor. Psikolojik derinliği yüksek olan bu yapım, korkunun farklı boyutlarını keşfediyor.