ANKARA – BHA
Ağıralioğlu, “DEM, MHP ve AK Parti müttefik oldular. Bu müttefikliğin bir ayağı Kandil oldu. Bir ayağı da İmralı oldu. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Başkan açıklama yapmış yazıklar olsun diye. Yazıklar olsun değil, yazıklar oldu. Meclis’e yazık oldu. Devletimizin vakarına yazık oldu. 40 yıllık mücadelemize yazık oldu. Bizde sizi bu yapıp ettikleriniz ile müttefikleriniz ile tarafında durduklarınız ile yeni dostlarınız ile sandıkların başında bekleyeceğiz. Hükümeti kınamıyoruz. Kendilerine yakıştırdıkları işi yapıyorlar. Müttefik olduklarıyla beraber kendi gruplarında da slogan attırsınlar. Şu anda kanunen suçtur yapılan. Suç duyurusunda bulunacağız. Meclis başkanlığı meclisin hükmü şahsiyetini koruyacak. Terörü övmek, teröristi övmek, teröristliğine slogan atmak şu anda suçtur” dedi.
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Sözcü TV’de Serap Belovacıklı’nın sunduğu Haber Saati programının canlı yayın konuğu oldu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ağıralioğlu, konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Konjoktürel olarak siyasetin gündemi neyse o gündemle alakalı konuşma yapan, nasihat eden, ölçüden, ilkeden bahseden insanların hâkim hissiyat zamanıyla konuşup bu kadar çirkin işleri görmemekten, görmezden gelmekten kaynaklanan gevşekliğinden illallah ettim. Diyelim ki ana muhalefetin genel başkanı, kendi açıkladığı gerekçelerle her gün belediyelerine operasyon yapılan, soruşturma geçirdiği için kendisine izahta yapılmayan, bazı belediye başkanları kendi tarafına geçsin diye kendilerine bir takım imkânlar sunulan bir iklimde ben bu ilişki içerisinde itirazımı böyle gösteriyorum dedi diye, meclisin hükmü, şahsiyeti, cumhurbaşkanlığı makamına saygısızlık, TBMM’nin açılışında gösterilmesi gereken hamiyetten yoksun olmak gibi ağdalı, mübalağalı bir sürü cümleyle nasihat hattına çekilmiş bir sürü siyasetçi var. AK Parti’nin kurmaylarını da MHP’den arkadaşlarımı da dinliyorum. Meclisin açılışına katılmamak çok yanlış; niye? Meclis’in hükmü, şahsiyeti var. Öcalan, çocuklarımızın katilinin sloganları atılınca meclisin hükmü, şahsiyeti diye konuşan arkadaşlarımızın ağzı niye çıt çıkmıyor? Meclisin hükmü, evlatlarımızın katilinin adıyla kirletilirken niçin meclisimizin hükmü, şahsiyeti hatırlanmıyor? Kurtuluş Savaşı’nda böyle kirletilememiş bir meclis, tarihin hiçbir evlatlarının katili lehine böyle bir leke sürülememiş meclis şimdi terörsüz Türkiye gündemiyle kirletiliyor. Niçin hiç kimsenin aklına tepki koymak, had bildirmek, parmak sallamak, açıklama yapmak, bu münasebetsizliğe sebep olanları terbiyeye davet etmek niçin akıllarına gelmiyor?
Artık görülüyor ki müttefiklerini koruyup kolluyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı da zikretmişti: ‘DEM, MHP, biz hep beraber yürüyeceğiz bu yolda. Birlikteyiz, beraber yürüyoruz’ diye ifade etmişti. DEM, MHP ve AK Parti müttefik oldular. Bu müttefikliğin bir ayağı Kandil oldu. Bir ayağı da İmralı oldu, oraya da promter cihazı gönderildi, mesajlar taşındı. Mesajlar uluslararası ölçekli hale getirildi. Şimdi görülüyor ki PYD bölgesinde Mazlum Abdi’nin mesajları da Öcalan’a iletiliyor. Meclis’ten de bir komisyon tertip edilebilir. Onlarda gidebilir gibi bir takım sözler iletiliyor. Bu arada dünyanın en şerefli meclisinde; evlatlarımızın katili lehine sloganlar atılıyor. Bu utancı protesto etmekten bile imtina eder hale geldik. Ne haliniz varsa görün. Ben hükümetin kurmaylarına da, hükümete de, bu koalisyona da sözümü söylüyorum. Sizi sandıkların başında bekleyeceğiz biz. Görülüyor ki; meclisi kirlettiniz, meclisi çocuklarınızın katilinin ismiyle kirlettiniz. Siyaseti kirlettiniz. Kendi seçmenlerinizin hayal kırıklığına sebep olacak şekilde seçmenlerinizi haleldar ettiniz. Meclisin iradesine leke sürdünüz. 15 Temmuz’da başarılamamış başarılsa bile cesaret edemeyecekleri çirkin işlere alet ettiniz meclisi.
Müsavat Başkan açıklama yapmış yazıklar olsun diye. Yazıklar olsun değil, yazıklar oldu. Meclis’e yazık oldu. Devletimizin vakarına yazık oldu. 40 yıllık mücadelemize yazık oldu. Şehide, şühedaya, verdiğimiz emeğe, geride kalanımıza yazık oldu. Türk milletine yazık oldu. Geçen seçim bunlara, PKK ile mücadele edecek diye güvenen AK Partili seçmene yazık oldu. Ülküsünün mürüvvetini görememiş 40 yıldı milliyetçi Türkiye hassasiyetiyle mücadele etmiş, ülkücü milliyetçi camiaya yazık oldu. Devlete yazık oldu. Vatana yazık oldu. TBMM’nin hükmü şahsiyetine yazık oldu.
Biz, protestocu başı falan da değiliz. Hükümetin yaptıklarını da kınamıyorum. Kendinize yakışanı yapıyorsunuz. Siz, Öcalan ile kirletilmiş bir mecliste bulunmayı kendinize yakıştırıyorsunuz. Çocuklarınızın katillerinin isminin anılmasına, isminin methüsena edilmesine, meclisin onları komisyonla eşitlemesine imkân vermekten mahcup olmuyorsunuz. Bizde sizi bu yapıp ettiklerinizle, müttefiklerinizle, tarafında durduklarınızla, yeni dostlarınızla sandıkların başında bekleyeceğiz. Hükümeti, koalisyonları hepsini uyarıyorum. Sizi sandıkların başında bekleyeceğiz. Meclisinizin vakarıyla bekleyeceğiz. Sizi sandıkların başında bekleyeceğiz. Siz yanına alın bu müttefiklerinizi, İmralı’daki caninizi de katın; mektup mu yazdırırsınız, önüne prompter cihazımı koyarsınız, Kandil’deki katilleri de yanınıza katın biz sizi Türk milleti olarak sandıkların başında bekleyeceğiz. Devleti bekler gibi, vatanı bekler gibi, bayrağı bekler gibi nöbet yerinde duru gibi namusumuzla, şerefimizle bekleyeceğiz.
Biz, Kürt deyince PKK, Öcalan deyince de Kürt demeyiz. Çünkü PKK bir terör örgütüdür. Öcalan da terör örgütünün kurucusudur. Onları Kürtlere değdirmeyi hakaret sayarız. Bu kadar zamandır da PKK ve Öcalan, Kürtleri Türk milletinden koparmasın diye hassasiyet gösteririz. Özellikle bu hassasiyetimizin de en büyük alameti olarak, biz 40 yıldır evlatlarımızı şehit vermiş bir millet olarak, asla Kürt deyince PKK, Öcalan deyince Kürtler demeyiz efendim. Şimdi bu siyasete, siyaset kurumuna ne olduysa, Kürt deyince Öcalan, PKK deyince Kürtler demeye başladılar. Kürt sorunu deyince, PKK’yı, Kürt sorunu çözeceğiz, demokratik çözüm deyince de İmralı’yı adres göstermeye başladılar. Şimdi bu arada bir sorumluluk düşüyor Kürtlerimize. Biz evlat veriyoruz, ay yıldızlı al bayraklara sarılı alıyoruz evlatlarımızı. Bir gün Kürt’e kem söz etmiyoruz. Kürtleri PKK bizden almasın diye kuru ekmeklerle büyüttüğümüz evlatlarımızın şehadetine rağmen bir gün aklımıza gönlümüze Kürt’e PKK’lı demeyi getirmiyoruz. Kürtler kardeşimiz, Öcalan düşmanımız diyoruz. PKK düşmanımız diyoruz. Şimdi bir sorumluluk düşüyor. Kürtler, bizim hassasiyetimize, bu beraberliğimize, bin yıllık varlığımıza, nice bin yıllar boyu sürecek beraberliğimize şöyle katkı sağlamak zorundalar. Bizim dediğimiz gibi Kürt vatandaşlarımız da diyecekler ki Öcalan bizim temsilcimiz değildir. PKK’yı bize değdiren bizim hasmımızdır. Kimse bize PKK’yı, kimse bize Öcalan’ı değdiremez kardeşim. Bizim bir takım sorunlarımız vardır. Biz sorunlarımızı kendimiz konuşuruz. Bizim sorunlarımıza adres olarak PKK’yı, özne olarak Öcalan’ı gösteren, devletin, milletin düşmanı olduğu kadar Kürtlerin de düşmanıdır diyecekler. Kürtlerimiz böyle diyecekler artık. Taraf olmak zorundalar, taraf olduklarını beyan etmek zorundalar. Aksi halde bu memlekette siyasetin ilkesizliğinden memleket birliği, beraberliği zarar görecek.
Bu olan biten Kandil’e gidebilirmiş. Nereye gidebilir? Kandil’e gidebilir. Ne soracağız onlara? Kürtler hangi haklarla yaşamak istiyorlar? Ne buyurursunuz? Milletimizin adının ne olmasını tensip buyurursunuz? Böyle mi diyeceğiz onlara? Türk Milleti’nin adı ne olsun? Anayasaya Türk Milleti’nin adını yazalım mı? Başka sormak istediğiniz bir şey var mı? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin adı ne olsun? Türk olmasın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmasın, Anadolu falan gibi bir şey olsun. Başka bir sorunuz var mı? Başka bir şey istiyor musunuz mesela? Türk ordusu demeyelim. Ne diyelim? Türk bayrağı demeyelim. Türkiye Cumhuriyeti Devletleri, Türk Milleti demeyelim. Ne diyelim? Bunu Kandil’dekilere soracağız. Kürtlere birtakım haklar vereceğiz, onu da Öcalan’a soracağız. Başka ilkesizlik yapmak istediğiniz başka bir alan var mı?
Şimdi ben çözüm teklif ediyorum, vaadim de budur. Türk Milleti duysun sesimizi. Biz kanunlu, kurallı ülkeyiz. Biz medeni bir ülkeyiz. Mağaralarda idare edilmiyoruz. Mağaralarda devlet hayali kurmadık biz. Biz insanların sinesinde kurduğumuz devlet hayalini 3 kıta 7 iklime taşıyabilmiş şerefli bir milletiz. Devlet nasıl kurulur dünya bizden öğrenmiştir. Biz ihtişamlı devletler kurabilmiş bir milletiyiz. Bizim siyasi yelpazede bugün heves edilen alanın dışında, PKK bizim muhatabımız, dengimiz, DEM bizim şımarıklığına cümle kuracak, aynı mevkide durduklarımız falan değildir. Daha önce aşina olduğumuz, uluslararası organizasyonların heveslerine maşa olmuş, her kalkışmanın öznesi olabilen, daha önce de binlercesini bu anlamda ağırladığımız, uğurladığımız, teröriste gömdüğümüz, düşmansa yendiğimiz, pusuysa bozduğumuz işlerin özneleridir bunlar. Ama şunun bilinmesini isteriz. Bizim iktidarımız, milletimiz teveccüh gösterirse önümüzdeki dönem kanunun, çerçevesi şudur. Çocuklarımızın katilinin adını Mecliste anan milletvekili olamaz. Diyelim ki milletvekili oldu da andı. Milletvekili olarak kalamaz. Diyelim ki kaldı. Özlük haklarıyla yaşayamaz. Emekli olamaz. Bunu anan parti seçim yardımı alamaz efendim. Kanun çıkacak. Bakalım ne kadar delikanlılarmış. Bakalım kaç kuruşluk delikanlılarmış. Kendi evlatlarının katilini, Mecliste sloganlarla anılmasına müsaade eden bir devleti ayakta tutamazsınız. Dünyanın hiçbir devleti evlatlarının katiline, katilini övene, katili için slogan atana maaş vermez. Dolayısıyla Anahtar Parti söz veriyor namus sözü. Meclisinde evlatlarının katilini anana bir kuruşu haramdır bu milletin. Seçim yardımı da verilmeyecek. Emekli de olamayacaklar. Meclisimizde her şey konuşulabilir. Teröre bulaşmadan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her sorunu her tonlamada konuşulabilir. Burası meclistir evelallah. Bu mecliste her şey konuşulur. Bu mecliste teröristler konuşturulmaz. Bu mecliste her türlü sorun konuşulur ama bu sorunlara sebep olan terör örgütlerinin adı anılmaz. Hem vaadimizdir hem de irademizdir.
Hükümeti kınamıyoruz. Kendilerine yakıştırdıkları işi yapıyorlar. Müttefik olduklarıyla beraber kendi gruplarında da slogan attırsınlar. Bu arkadaşlara ricam şudur. Eğer rahatsız olmuyorsanız kendi gruplarınıza da çağırın, slogan attırın. Biz sizi milletimizle beraber, milletimizle beraber sandıklarda bekleyeceğiz, görüşeceğiz. Ondan sonra da teveccüh görürsek, meclis nasıl idare edilirmiş göreceğiz. Şu anda kanunen suçtur yapılan. Suç duyurusunda bulunacağız. Meclis başkanlığı meclisin hükmü şahsiyetini koruyacak. Terörü övmek, teröristi övmek, teröristliğine slogan atmak şu anda suçtur. Uygularlar uygulamazlar. Tarihe not olarak getireceğiz. Bu hükümet, Meclisinde evlatlarının katiline slogan attıran, evlatlarının katilinin posterlerini astıran, evlatlarının katili olan bu terör örgütüne efendim dil pazarlığı yaptıran, anayasasını konuşturan, kimliğini konuşturan bir koalisyon olarak tarihe geçmiştir. Bu utanç bunlara yeter.
Ben, tiyatronun bu çerçevede planlandığını düşünüyorum. PKK silah bıraktı falan diye Türk kamuoyunun ikna olması için hükümetin de bir şey başardık diyebileceği bu organizasyonun Suriye’de kurulacak terör organizasyonuna ait bir tiyatro olduğunu düşünüyorum.
PYD-SDG-KCK dahil hiçbirisi silah bırakmayacak diyorlardı zaten. Efendim sadece Türkiye’yi kastediyorlar, bizi ilgilendirmez diye açıklamalar yapılıyordu. Bu mevzuda bir dualizm var. Suriye’nin tamamında bir oldu bitti hazırlığı var. Suriye’deki oldu bitti hazırlığı şudur. Yapılan uluslararası toplantılarda, kongrelerde bunların bütün alametleri görülüyor. Güya İsrail, güya Yahudi lobisi Kürtlerle bin yıllık müttefik olduklarına alamet birtakım laflar ediyorlar. Aslında Suriye’deki yapılanma, İsrail’e güvenlik şemsiyesi olacak bir devlet hazırlığıdır. Bu olağanüstü liderliğin PKK’nın silahlarına yetmediği, PYD’nin silahlarına yetmediği, Mazlum Abdi alçağına yetmediği, Suriye’deki stabilizasyona yetmediği, Rum tarafının azgınlığına yetmediği, Amerika’nın NATO hukukunu çiğneyip, bize verilmesi gereken silahları PYD’ye verip, bizi bölgede sıkıntıya sokmasını engellemediği bir süreçte, bizimkiler methüsena edilmeye bayılıyorlar. Methüsena edilirken de bu aslında hakaret saydığım tonlamada konuşuyorlar ama bizimkiler ondan da anlamıyorlar diyorlar ki ya bu çok büyük bir lider. 2000 yıldır yapılamayanı yaptı diyor falan. Aslında Suriye’yi bu aldı diye cumhurbaşkanımızı gösteriyor.
Limanlarımızdan Sumud Filosuna coşkuyla merhametimizi uğurlayamamanın mahcubiyeti bize düşmüştür. İspanya’dan çıkmıştır, Japonya’dan çıkmıştır, İtalya’dan çıkmıştır. Bizim şimdi bir yarımadayız, biz Türk’üz. Umut, Türk milletinin ismiyle özdeşleşmiştir, zulüm nerede varsa, her an bir yerden Türk milletinin yardım eli kavuşmuştur. Biz zulmü durduran, biz kurtaran millet olmuşuzdur. Biz dünyada yaşıyoruz da bir yerde zulüm vardır o bizim vazifelerimizi yapmadığımızın alametidir. O yüzden ben Gazze konusunda en ağır yarayı alan millet olduğumuzu düşünüyorum. Kalbi sinesi bu kadar merhametli bir milletin hükümeti limanlarından bir merhamet filosu uğurlayamamıştır. Biz zulmü durdurabilen, zulme engel olabilen, en gür sesle en güçlü iradeyi gösterebilen millet olmak zorundaydık. Bizim hissemize konuşmak düşmüştür. Bizim hissemize slogan atmak düşmüştür. Bizim hissemize eylem yapmak düşmüştür. Biz bunları yapacak millet değiliz. Hamasetle yürünecek yol bitti. Nutukla yürünecek yol bitti. Beyanatla yürünecek yol bitti. Dolayısıyla İsrail’e karşı yapılacak şey Türkiye Cumhuriyeti devletini ayağa kaldırmaktır.”